Uzun zamandanberi ülkemizin gündemine oturan “Sığınmacılar” proplemi hala hızını ve güncelliğini hiç kaybetmeden devam etmektedir.

BU durumun böyle devam etmesinde tabii ki herkesimden insanın yanında görevli kurum ve kuruluşların, STK ların, BİT lerin KİT lerin herkesin bir sorumluluğu vardır.

İlk zamanlarda kucak açılan bu insanlar şimdilerde neden beyazın siyahı gördüğü gibi bizler de bir antipati oluşturuyor.

Eğer böyle bir şey zuhur etmişse demek ki orta da sosyal ve ekonomik yönden irdenilecek bir durum var demektir.

Öncelikle bu insanların ilk geldiğinden beri “biz bunları istemiyoruz” bazı kişilerin söylemiş olduğu bu sloganik kelimeler daha sonraları bazı sizyasi patrilerin söylemleri haline gelmiştir. Hatta o kadar ileriye gidilmiştir ki yaraya melhem yerine tuz basılmıştır.

Sığınmacılar (Afgan, Süriye ve başkaları) 2013 ten bu yana bazı siyasiler tarafından hep bir tehtid unsuru olarak görülmüştür.

-Gökten yamur yağsa bunlara bir bardak su vermem. (Tanju Özkan)

-Sığınmacılara (Afganlı ve Suriyeli) belediyenin hizmetlerini on kat arttıracağım. (Tanju Özkan)

-“Bu Suriyeliler emin olun vallahi de billahi de milletin başına bela olacaklar kardeşim” (Kemal Kılıctaroğlu)

-Batılı ülkelerin göç akımından korunmak için, onların vereceği döviz karşılığında göçmen ithalatı yapıyoruz. (Suriye, İran, Irak, Afganistan, Sudan) gibi ülkelerden gelenler bu yanlış politikalarlarla bir avuç kaçakçı veya rantiyeci zengin edilirken kendi ülkemizi “göçmen deposu” durumuna getiriyoruz. (Saygı Öztürk)

Yazıma devam ederken, Prof. Dr. Bekir Berat Özipek Bey’in Ayrımcılık, Ötekileştirme ve Nefret Üretiminin Politik Dili adı altında yazmış olduğu bir rapor’a rastladım. Doğrusu kendi hislerime tercüman olduğu gibi konuyu da çok güzel özetlemiş oldu. Aslında internet sayfasından da erişilebilinirse tamamının okunmasını tavsiye ederim. Okuduktan sonra fazla bir şey yazmamaya karar verdim.

Türkiyenin Ana Muhalefet Partisi ve Sığınmacılar.

1. CHP’nin Sığınmacılarla İlgili Söylem ve Talepleri

Kırılgan bir grup olarak sığınmacılara yönelik olumsuz propagandanın en tehlikeli yanı ise CHP yönetiminin en üst temsil düzeyinde, toplumun çeşitli kesimlerine hitap ederken, hükümetin kendi yurttaşlarına vermesi gereken milyarlarca doları Suriyelilere verdiğine ilişkin zehirleyici propagandalarında somutlaştı. Özellikle Türkiye’nin içinden geçtiği ve ekonomik sorunların her kesimi daha fazla rahatsız etmeye başladığı son yıllarda CHP, emeklilerden çiftçilere, esnaftan engellilere kadar her toplum kesimine ayrı ayrı hitap ederek, hükümetin onlara vermesi gereken kaynakları sığınmacılara verdiğini ileri sürdü. CHP, sığınmacılara yönelik nefret temelli şiddet ve öldürme olayları başladığında da bu söylemlerinden vazgeçmedi.

İnsanların içinde bulundukları sorunun faturasını azınlıklara ve yabancı işçilere veya göçmenlere kesmeye en hazır oldukları ekonomik kriz ortamında da bu propaganda hız kesmedi. CHP lideri, kısa bir zaman içinde ani bir kitlesel göç alan ve kışkırtmalar dolayısıyla “barut fıçısı” olarak adlandırılan Kilis gibi bazı illeri ziyaretlerinde de “Kilis hızla Suriyelileşiyor… Onlar göç ediyorlar, Suriyeliler oraya yerleşiyorlar. Peki, nereye kadar gidecek bu?” gibi tehlikeli bir dil kullandı. Bu kapsamda dile getirilen talepler de onlara vatandaşlık verilmemesinden, sivil alandaki görünürlüklerinin azaltılmasına, bazı illere

Sokulmamalarından bazı illerde onlara geçici kamp bile yapılmamasına, sağlık hizmetleri için katılma payı alınmasından sığınmacı kamplarının kaldırılması için sosyal medya kampanyalarına, Arapça tabelaların yasaklanmasına ve onların geri gönderilmelerine kadar geniş bir yelpazede yer buldu. Bu siyasi gündem, CHP liderliği, milletvekilleri ve parti örgütünün her kademedeki çok sayıda üyesi tarafından dile getirildi. CHP İzmir milletvekili Özlem Ağırman onları “ülkemizin aydınlık yüzü” olarak tanımladığı İzmir’e istemezken, Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi ve yine CHP Mersin milletvekili Hüseyin Çomak ise Maraş’ta kurulacak kampa izin verilmemesini istedi.

Yine sadece sığınmacıları değil, onlara normal/insanca davrananları da hedef alan sosyal dışlama önerisi de CHP’den geldi.

Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Hatay’daki Suriyeli sığınmacılar için “Hatay halkı, onlara ev vermeyin. Ev kiralayanlarla selamı sabahı kesin” dedi.

Bu bağlamda MHP ile kıyaslandığında, CHP’nin çok daha anti-sığınmacı ve ayrımcı bir dil kullandığı tespiti yapılabilir ve bu bakımdan anlamlı bir kıyaslama CHP ile İYİ Parti arasında olabilir. Söylemin pratikteki yansımaları:

2. Söylemin pratikteki yansımaları: Yerel Yönetimlerdeki Ayrımcı Uygulamalar

Yerel Yönetimlerdeki Ayrımcı Uygulamalar Sığınmacılara sunulan temel insani hizmetleri fazla bulan ve örneğin temel sağlık hizmetlerinden “bedava yararlanmalarını” eleştiren CHP’nin yerel yönetimlerde kazandığı il ve ilçelerde ayrımcı söylem ve vaatlerin uygulamaya koyulduğu da görüldü. CHP’li bazı yerel yönetimler Suriyelilerin denize girmesini yasaklarken diğer bazıları aşevlerinden onlara yemek verilmesini yasakladı; bazıları hurda kâğıt topladıkları çekçeklerini ellerinden alırken bazıları işyeri açma ruhsatı vermeyeceklerini duyurdu. Bu yasakların bazı belediyelerin Suriyelilere cenazeleri için mezar yeri vermemekten su temin etmemeye kadar vardığı iddiaları dile getirildi. Bu uygulamalara zaman zaman CHP içinden de itirazların geldiği ve Suriyeli sığınmacılarla ilgili insan hakları duyarlılığıyla hazırlanmış ayrımcılık karşıtı perspektif ve öneriler içeren raporlar hazırlandığı da görüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yerel seçimlerin ardından hazırlattığı bir rapor bu açıdan umut verici olsa da, 2016’da yayınlanan “Sınırlar Arasında İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına” başlıklı Mülteci Raporu gibi, bu rapor da partinin sığınmacılar konusundaki yaklaşım, söylem ve tutumu üzerinde bir etki yapmadı.

Prof. Dr. Bekir Berat Özipek CHP ve Suriyeli Sığınmacılar: Ayrımcılık, Ötekileştirme ve Nefret Üretiminin Politik Dili Haziran 2021

Benim anladığım. İşin özeti. Devleti yönetenler, nerede ne zaman ne konuşacağına dikkat etmeli. Söylemleriniz karşınızdakine güç verir. O da ona göre hareket eder.

“Sizin konuştuğunuzdan karşsınızdakinin ne anladığıdır önemli olan.” İşte, bundan dolayı yapmış olduğunuz konuşma nahoş olaylara sebebiyet vermemelidir. Bir kelime ile bir anda ortalık karışabilir önünü kesemediğiniz olaylara sebebiyet verebilirsiniz. Daima yapıcı ve insanlıklı düşünmede fayda vardır.

Dünya üzerinde Allah CC Arzında kardeşçe yaşamak dileğiile Allah’a emenet olunuz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber