İstanbul’da bu yıl onuncusu düzenlenen Trabzon günlerinden bahsetmek istiyorum. Doğup büyüdüğümüz, havasını soluyup ekmeğini yediğimiz şehrimizin hep güzelliklerinden bahsetmek isteriz. Basın mensubu olarak da şehrimizi gerek ülke genelinde gerekse gittiğim dünyanın çeşitli ülkelerinde elimden geldiğince tanıttım, anlattım. Liyakatsız kişilerin koltukları fuzuli meşgul etmesinden güzel şehrimizin iyiliklerinden bahsedemiyoruz maalesef. Trabzon adına kötü şeyler yazmak da haddimiz değil. Bunları bu satırlarda yazmak zorundayız. Çünkü okuyucularımıza da kentimize gelecek turistlere de sorumluluğumuz var. Olayın kentle de alakası yok aslında işin başında ki liyakatsız kişilerle. İstanbul’da bu yıl 10. Düzenlenen Trabzon Tanıtım Günleri etkinliğine katıldık. Artık tanıtım mı rezillik günleri mi? Alanda uygulanan çifte standartlar mı? Bazı basın mensuplarına yer verilip bazısına verilmeyişini mi? Yer verilmeyenlerin başka stantlara çöreklenmesini mi? Yoksa öğretmen ve tiyatro ekibi ile gazetecileri eski otobüsle İstanbul’a götüren organizatörleri mi?

Yolda yanan eski otobüsün haberini yapmıştık. Keşke yapmaz olaydık. Fuar alanında kendisini Halk Eğitimden olduğunu söyleyen bir öğretmenin sözlü saldırısına uğradım. Hoca bir dakika! Ben orda senin hakkını savundum, yangın esnasında otomatik olarak kilitlenen kapılardan nasıl kurtulup sağ kaldığınızı savundum. Bana bir şey derken önce düşün. Allah göstermesin de diri diri yanıp neredeyse ölecektiniz.

Fuarın açılışında şehirle alakası olmayan sunucu isimleri karıştırdı. Milli değerimiz olan İstiklal Marşını bir türlü açamadılar. Her şeyiyle tam bir fiyaskoydu. Zaten Trabzon’dan alana da öyle özlem çeken kimse gelmez. Tatilciler 2 hafta önce Trabzon’dan döndüler. Henüz Trabzon’u özlemediler. Özleyenlerde özledikleri Trabzon’u bulamadılar. Seneye ya nasip.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber