Başta küresel emperyalist caniler olmak üzere, çağımızın en büyük silahı haline gelen “yalan” ve yalanları “algı ve manipülasyonı” ile “gerçekmiş” gibi gösterme siyaseti ve operasyonu tüm dünya da ve ülkemizde devam ediyor.

Yalan ve algı operasyonunun en büyük ve yakın örneğini,  2003 yılında, Amerika’nın Irak işgali öncesinde yaşamış, Saddam Hüseyin’in “KİMYASAL SİLAH” ürettiğine yönelik yalan “deliller” ortaya atarak ve üstüne Irak’a “ ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ” getirme yalan ve algısını da ekleyerek, Irak’ı işgal etmiş ve yalanla girdiği bu ülkede, tarihin en büyük soykırım, taciz, tecavüz ve katliamlarını gerçekleştirmişti.

Aynı yalan ve algı yönetimi emperyalist ve ziyonist güç ve onların emrindeki basın ile Suriye, Yemen, Filistin, İran, Afganistan, Mısır, Libya’da ve halen Çin  zalimleri tarafından D.Türkistan’da uygulanmış ve halen de uygulanmaya devam edilmektedir.

 Maalesef bu ahlaksız anlayış ülkemiz basın ve siyasetinde de çok yoğun bir şekilde uygulanmakta, yalan ve algı operasyonları, neredeyse siyaset ve basının temel argümanı haline gelmiştir.

Türkiye politikası hem yazılı, hem görsel hem de sosyal basını kullanarak, imani, insani  ve ahlaki bütün pırensipleri ayakaltı ederek, muhalifini/ karşıtını/rakibini alt etmede, yalan ve algıyı kullanarak yol almakta, toplumun geniş katmanlarına da yayılan bu hastalık, toplumu çürütmekte, gerçekleri öğrenme imkanını neredeyse imkansız hale getirmektedir.

Geniş halk kitleleri, bu operasyonlarla kandırılmakta, aldatılmakta, toz duman içinde gerçekleri görebilme imkanını ortadan kaldırmaktadır.

Burada güdülen hedef ve izlenen yol, H.Kissinger’e atfedildiği gibi “ BİR ŞEYİN GERÇEK OLMASI PEK O KADAR ÖNEMLİ DEĞİLDİR; FAKAT GERÇEK OLARAK ALGILANMASI ÇOK ÖNEMLİDİR ” sözü ile ortaya koyulmakta, bir bakıma içinde yaşadığımız dünyayı da özetlemektedir.

Yalan ve algı öylesine etkin kullanılmaktadır ki, M. Gültekin’in, “Algı Yönetimi ve Manipilasyonlar” kitabında dediği gibi; DEMOKRASİ denilerek DİKTATÖRLÜKLER tahkim edilmekte, BARIŞ denilerek SAVAŞLAR çıkarılmakta, ÖZGÜRLÜK denilerek ESARET ve BAĞIMLILIKLAR var edilmekte, SAĞLIK denilerek  HASTALIKLAR üretilmekte, EĞİTİM denilerek CEHALET yaygınlaştırılmaktadır.

Yalan, algı yönetimi ve manipilasyonun önemli isimlerinden biri olan, Hitler’in pıropaganda bakanı  Joseph Goebbels’e atfedilen  siyasi tavsiyeleri, bu işin nasıl yapıldığına dair ilke ve pırensipleri ortaya koymakta ve Goebbels şöyle demektedir:

“ *İnsanların beyin tembelliğini gördükçe, her istediğimizi yapabiliriz.
*YALAN SÖYLEYİN, MUTLAKA İNANAN ÇIKACAKTIR. OLMAZSA, YALANA DEVAM EDİN.
 *Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
 *Bir insana, yalan olsa bile, bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.
*SÖYLEDİĞİNİZ YALAN NE KADAR BÜYÜK OLURSA, O KADAR ETKİLİ OLUR VE İNSANLARIN O YALANA İNANMASI DA O KADAR KOLAYLAŞIR.
 *Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.
 *Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.
* Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin.

*HER ZAMAN ETRAFINIZDA BİR YALAKA ORDUSU BULUNDURUN.
* Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın.

*Asla kabahat ve suç üstlenmeyin.
*SADECE BİR RAKİBİNİZE ODAKLANIN VE KÖTÜ GİDEN HER ŞEYİN SUÇUNU ONUN ÜZERİNE YIKIN.

**Asla rakibinizin üstün bir yanı olduğunu kabul etmeyin.
*Yargı devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkârı olmalıdır.
*BANA VİCDANSIZ BİR BASIN VERİN, SİZE BİLİNÇSİZ BİR HALK SUNAYIM.

 *Pırestij ve karizma sahibi lider, propaganda işini çok kolaylaştırır.
*İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse, o kazanır.
*ÖNEMLİ OLAN AYDINLAR DEĞİL, KİTLELERDİR. ÇÜNKÜ ONLARI KANDIRMAK KOLAYDIR.”

  Bu tavsiyelere bakarak, elbette istisnalarının var olduğuna da inanarak, gerek SOSYAL BASINI, gerek YAZILI BASINI ve gerekse GÖRÜNTÜLÜ BASINIMIZI değerlendirin!

  Yine bu yalan, algı ve manipilasyon ilke ve pırensiplerine bakarak ve yine istisnaları da var kabul ederek, Türkiye SİYASETİNİ yani PARTİ ve politikacılarımızı değerlendirin!

  Bu ilke, pırensip ve tavsiyeleri kimler uyguluyor, ne kadar uyguluyor,  ne kadar başarılı oluyor ve geniş halk kitleleri, bu pıropaganda bombardımanına ne kadar kanıyor, kandırılıyor?!

 Her birimiz bir yalan, algı ve manipilasyon bombardımanı altındayız!

GERÇEKLER KARARTILMIŞ VE YALAN EDİLMİŞ, YALANLAR İSE PARLATILMIŞ, GERÇEK OLARAK ÖNÜMÜZE KOYULMUŞ, koyulmaya devam edilmektedir.

En üzücü, kahredici olan ise, Müslüman davayı kendini misyon edinen bizim mahalle sakinlerinin de, ekseriyetle bu çamura  boğazına kadar batmış olmalarıdır.

Oysa İslam; yalanı, algıyı, manipülasyonu kökten haram kılmıştır. Yalan ile ilgili Ayet ve Hadislerden birkaç misal vererek, olayın İslami ve imani boyutuna bakarak, yazımızı MUTLAK GÜCÜN KELAMI ile temellendirelim.

* Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. YALAN SÖYLEMEKTE OLDUKLARINDAN DOLAYI, ONLAR İÇİN ACI BİR AZAP VARDIR.  Bakara,10

* Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz. Saff,2

* Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah Katında bir gazap (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti). Saff,3

* Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir. Nisa, 112

*O GÜN VAY HALİNE YALANCILARIN! Mutaffifin,10

* Onlar, yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile oradan geçip giderler. Furkan, 72

*  'Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?' Allah'a ortak koşmak ve anne-babaya saygısızlık/kötülük etmektir. Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır. Hş.

*MÜMİNLER HAKKINDAKİ HÜSNÜZAN, GÜZEL İBADETTEN SAYILIR. Hş.

   Sana şüphe veren şeyi terk et, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira sıdk (doğruluk) kalbin itminanıdır, yalan şüphedir. Hş.

 * Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hıyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husumet edince haddi aşar. Hş.

ZANDAN SAKININ; ZİRA ZAN, SÖZÜN EN YALANIDIR. BAŞKALARININ KONUŞMALARINI DİNLEMEYİN, MAHREMİYETLERİNİ ARAŞTIRMAYIN, ALIŞVERİŞTE BİRBİRİNİZİN PAZARLIĞINI KIZIŞTIRMAYIN, BİRBİRİNİZE BUĞZ ETMEYİN VE BİRBİRİNİZE SIRT ÇEVİRMEYİN. EY ALLAH’IN KULLARI, KARDEŞLER OLUN! Hş.

Ben, haklı olduğu hâlde bile çekişmeyi bırakan kimse için cennetin avlusunda bir köşk, şaka da olsa, yalan söylemekten kaçınan kimse için cennetin ortasında bir köşk ve ahlâkı güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim. Hş.

 *Su-i zandan sakınınız. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Hş.

*HER İŞİTTİĞİNİ SÖYLEMEK, KİŞİYE GÜNAH OLARAK YETER. Hş.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber