Türkiye Kamu-Sen Trabzon İl Başkanı Coşkun DİLBER

Ziyaret sırasında Trabzon’daki sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası yöneticileri ile bir araya gelmiştir. Türkiye Kamu-Sen İl Başkanı da bu programa katılmış ve aşağıdaki raporu Cumhurbaşkanı Özel Kalemine iletilmek üzere makam yetkililerine teslim etmiştir.

Kamu alanında faaliyet yürüten bir sendika olarak kamudaki ötekileştirme ve ayrıştırma bir rapor halinde makama sunulmuş ve bu konuya müdahale etmesi istenmiştir.

Rapor aşağıdadır:

“SAYIN CUMHURBAŞKANI’NIN TRABZON ZİYARETLERİNDE KENDİLERİNE SUNULAN RAPORDUR.

Sayın Cumhurbaşkanım; kamu alanında faaliyet yürüten bir sendikanın il başkanlığını yapmaktayım. Bu nedenle özellikle kamu çalışanları açısından bir değerlendirme yapmak, müdahale etmenizi gerektirecek bir kısım hususları sizinle paylaşmak istiyorum.

Halen daha kamuda çok ciddi bir ötekileştirme ve ayrıştırma yapılmaktadır. Özellikle 15 Temmuz sürecini ve Yenikapı Milli Birlik Ruhunu gerektiği şekilde okuyamamış veya algılayamamış bir kısım bürokratlar, halen daha eski sistem tavır, davranış ve uygulamalarına devam etmektedir. Özellikle şahsınızın her konuşmasında vurgu yaptığı; “Milli, Yerli ve Birlik Olma” anlayışı maalesef bazı bürokratlar tarafından henüz uygulamaya geçirilmemiştir.

Gerek kamuya eleman alımında gerekse kamuda yükselmede kariyer ve liyakat kriteri değerlendirilmeyip, siyasi düşünce, sendikal kimlik ve çok farklı hususular esas alınmaktadır. Çok kaliteli ve görevini layıkı ile yapan insanlar, maalesef, sendikal tercihleri, işlerine karıştırmadıkları siyasi düşünceleri ya da yanlışlara göz yummadıkları için kamuda yükselememektedir. Benzer düşüncelere sahip, pırıl pırıl gençler ise maalesef belli yerlerden referans almadıkları veya alamadıkları için hak etmelerine rağmen kamuya çalışan olarak hiç girememektedir.

Kamuda tercihli ve organize bir şekilde yapılan alım ve yükselmeler, devlet hizmetinde kaliteyi düşürdüğü gibi çalışma barışı ve ahengini de bozmaktadır. Hak edenin, hak ettiğini alamadığı, ancak hak etmeyenin hiç etik olmayan ve genel temayüllere uymayan yöntemler ile mesafe aldığı ve devlet hiyerarşisine, kanun ve nizama değil, makamlara gelmesine vesile olan tasarruf sahiplerinin talimatlarına uyan bir yapı oluşmuştur.

Mahkemelerin verdiği pek çok kararlar ya direk uygulanmamakta ya da dolambaçlı yollarla, fiilen uygulanmayıp uygulanmış gibi gösterilmektedir. Bu durum devlete ve adalete olan güveni sarsmakta ve sistemi içten içe çürümektedir.

Kamuda şeffaf hesap verebilir ve denetlenebilir bir yapı yerine, hesap vermeyen bir yapı oluşmuştur. Pek çok bilgi edinme başvurusu, ya cevaplanmamakta veya içerik olarak farklı cevaplanmakta sözde cevaplanmış gösterilmektedir.

Kamu kurum ve kuruluşları maalesef mesai saatleri içerisinde ve kamu kurumunda alınan karalarla yönetilmemekte, mesai saatlerinin dışında ve kamu kurumların dışındaki belli yerlerde alınan kararlarla yönetilmektedir.

İlimizle idare ile davalı olup kazanılmış pek çok mahkeme kararı özellikle yönetici atamalarında, uygulanmamıştır. Çalışanlar sistematik bir şekilde baskı altında tutulmakta, duygu ve düşüncelerini yasaların müsaade ettiği çerçevede başkaları ve kamuoyu ile paylaşamamaktadır. Çalışanlar; sosyal paylaşım sitelerindeki yasalara aykırı olmayan paylaşımları ve günlük sohbetlerdeki söylemleri nedeniyle açık bir şekilde tehdit edilmektedirler. Kamu çalışanları iş güvenceleri ve ekmek paraları üzerinden tehdide uğramaktadır.

Kamuda ortak akıl ve istişare ile kararlar alınmamakta, ben yaptım olduğu mantığı işletilmektedir. İnsanlar; kamuda yürütülmesi gereken normal, sıradan işleri için dahi aracılar aramaya gerek duymaktadır.

Kamudaki ötekileştirmeyi rakamsal olarak ifade etmek açısından bir örnekleme yapacak olursak;

Milli Eğitim Bakanlığımızın ilimiz teşkilatında; İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve Şube Müdürlerinin kahir ekseriyeti (neredeyse tamamı) bir sendikanın mensubudur. İlimizdeki okul ve kurum müdürlerinin %80’ninden fazlası bir sendikanın üyesi, geriye kalan kısım ise diğer sendikaların üyesidir. Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılıklarında, kamuya elaman alımında ve kamuda yükselmelerde kurulan mülakat komisyonu üyeliklerinde de sayısal veriler aynıdır. Yani komisyonların kahir ekseriyeti malum bir sendikanın üyelerinden ve yöneticilerinden oluşmaktadır. Bu tür uygulamalar hayatın doğal akışına uygun olmayıp, beraberinde farklı sosyal problemler de getirmektedir.

Bu sendika üyeleri ve yöneticileri kamuda hızla yükselmekte kurumun en üst kademelerine kolayca gelebilmektedir. Yükselmede kriteri malum bir sendika üyesi olmaktan geçer algısı oluşturulmuştur. Birçoğu da kurumların en üst kademelerinde yönetici durumundadırlar. Bu durum, işini layıkıyla yapan kurumunun başarısı için çalışan fedakârlık eden memurları küstürmektedir.

Bu durum sadece eğitim için değil tüm bakanlıkların taşra teşkilatları için aynı minvaldedir. Örneğin Sağlık Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatlarındaki idari ve hastahane yapılanmasında yine malum bir sendikanın üyesi olma kriteri birinci esas alınmakta, ciddi bir ötekileştirme yapılmaktadır. Bu durum tüm bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatlarında, Üniversite ve Kredi Yurtlar Kurumunda da aynı şekildedir. Konu ile ilgili ilimizdeki veriler ilgili resmi kurumlardan alındığında genel cümlelerle ifade ettiğimiz hususular somut olarak görülecektir. Kamuda ki tüm atama, yükselme ve yer değiştirmeler (özellikle tasarrufa bağlı olanlar) malum bir sendika başkanının talimatına göre yapılmaktadır.

Yani; kamuda sendikal yapı adı altında bir paralel devlet yapılanması oluşmuştur. Bu yapı nedeniyle bürokraside talimatlar hiyerarşik silsileden değil, malum bir sendikadan alınmaktadır. Bu yapı çoğu zaman iktidar partisinin yerel siyasi gücünün dahi üstüne çıkmaktadır.

Tüm bu uygulamalar kamu kurumlarında, adaleti, liyakati, kariyeri, çalışma barışını, çalışanların verimliliğini, devlete olan güveni ve sadakati, siyasete olan inancı ve güveni yok etmektedir. Çalışanlar arasında huzur kalmadığı gibi kalıcı düşmanlıklar oluşmaktadır.

Bu şekilde ki yönetim anlayışının, devletin hizmet imkânını ortadan kaldıracağı, milletimizin alması gereken hizmetleri sağlıklı ve hızlı bir şekilde almasını engelleyeceği gerçeği gözden kaçırılmamalıdır. Ülkemizin zaman kaybetmeye tahammülü yoktur sorunlarını hızla çözüp geleceğe

güvenle bakmalıdır. Emanetin ehline verilmemesi ve bunun yaygınlaşması durumunda, ileride emaneti ehline vermek için işinin ehli insan bulmakta zorlanılacaktır.

Özellikle küresel bir oyunla karşı karşıya kaldığımız, para ve tehditle, devletimize ve milletimize diz çöktürme arzusunda olanların bu heveslerini boşa çıkarmak adına, birlikteliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu şu günlerde; Ankara’daki çabaların taşraya yansıması gerekmektedir. Bu manada, ötekileştirmenin ortadan kaldırılacağı, kariyer ve liyakatın, devlete ve millete sadakatin esas alınacağı algısı acil olarak oluşturulmalıdır. Bunun için kamuda yükselme ve kamuya ilk girişlerdeki ayrıcalıklı uygulamalara derhal son verilmeli, güvenlik soruşturması esas alınarak herkesin eşit yarışacağı bir sistem kurulmalıdır.

Yeniden bir değerlendirme yaparak; daha güzel, daha yaşanabilir, daha müreffeh ve daha iyi bir Türkiye için, kariyer ve liyakatin esas alındığı, her ne ad altında olursa olsun kamuda paralel yapılanmaların ortadan kaldırıldığı, şeffaf, hesap verebilir bir kamu düzeni ve bunun için de; adil, adaletli bir yönetim, hukukun üstünlüğü ve ortak akıl üretme adına hepimizin üzerine düşeni yapması umut ve dileğiyle...

Saygılarımızla arz ederiz.”

Türkiye Kamu-Sen Olarak; Raporda dile getirilen hususlarla ilgili gerekli çalışmaların yapılacağına dair inancımız tamdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber