MÜSİAD Avrupa Direktörü Sağlam: NSU Davasında Yürütülen Süreç, Almanya’nın Hukuk Devleti Anlayışına Gölge Düşürdü

Sağlam açıklamasında şunları kaydetti:

Avrupa'da giderek artan ırkçı düşünce yapısının ve yabancı düşmanlığının en canlı kanıtlarından biri olan NSU (Ulusal Sosyalist Yeraltı Örgütü) davasında, beş yıllık yargı süreci, geçtiğimiz Çarşamba günü kararın açıklanmasıyla tamamlandı. Kararda, olayın baş zanlısı Beate Zschäpe’ye verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası, ne söz konusu örgütün faaliyetlerinin hukuk önünde tamamen mercek altına alınıp aydınlatılması ne de ırkçı faaliyetlerin titizlikle incelenip lağvedilmesi adına tatmin edici sonuçlar doğurmamıştır. Bu karar, her ne kadar kurbanların yakınları açısından teselli gibi görünse de adaletin tecellisi ve yargının tarafsızlığı bakımından davanın seyri, soru işaretleri barındırmaya devam edecektir.

Soruşturma aşamasında delillerin karatılması ve sanıkların işledikleri suçun “ üç kişilik münferit bir saldırı” gibi lanse edilmesi kuşkusuz Federal Almanya Cumhuriyeti'nin “üstün” hukuk devleti anlayışına şüphe düşürmüştür. Hem dava seyrinde yaşananlar hem de kararın hukuki kimliği Almanya'da mukim Türk azınlık ve dünya kamuoyu nazarında tatmin edici değildir.

İşlenen suçun münferit bir saldırı olarak ele alınması, ırkçı terör faaliyetleri gerçeğinin Alman makamları tarafınca görmezden gelinmesinden başka bir şey değildir. Diğer sanıklar hakkında hazırlanan iddianameler ve dahi verilen hükümlerin de ırkçı sebeplerle adam öldürmeye teşvik, yardım ve yataklık için verilen cezalardan öte; basit maddi hasarlara verilen cezalar statüsünde olması, bunun açık göstergesidir. Çok kültürlü toplumsal yapının geleceği açısından soruşturmanın tamamı ve verilen hükümler, hem hukuk devletinin tarafsızlığı hem de terörün kimi hedef alırsa alsın bir insanlık suçu olduğu ve böyle cezalandırılması gerektiği mantığının oturması adına ümit vaat edici değildir.

Soruşturmayla geçirdiğimiz son 5 yıla rağmen, hukuk devletine ve gerçekleşmiş ırkçı saldırıların tamamen aydınlatılmasına olan inancımızı kaybetmemiş bulunmaktayız. Terörün din, dil, ırkve neden aramaksızın her milletin ortak tehdidi olduğu kabulünden hareketle ırkçı teröre karşı Almanya’nın önleyici tedbirler alması gerektiğine inanıyoruz. Bu bağlamda devletin ve yetkili makamların Türk-Alman STK’ları ile birlikte hareket ederek daha güçlü bir toplumsal bilincin oluşmasını sağlaması gerektiğine inanıyoruz. Almanyalı Türklerin duyduğu güvensizliği ancak bu giderecektir.

Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber